Kitaplarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitaplarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İmaj – Kevin Robins
Varsayın ki bir oyunun içindesiniz ve oyun boyunca “bir sürü insanı öldürüyor, insan, hayvan ne çıkarsa eziyor, şehirleri bombalıyor, ormanları yakıyor, milyonlarca kuş vuruyor, kumar oynuyor, girilmeyecek yerlere giriyor, cinsel oyunlar oynuyorsunuz.” Bu esnada birisi sorsa: “Neden bu insanları öldürüyorsun, Tanrıya nasıl hesap vereceksin? Senin hiç ahlakın, senin hiç vicdanın yok mu?”
Kevin
Robins’in AYRINTI Yayınlarından çıkan IMAJ isimli eseri, tercümesinin
zayıflığına rağmen okunmaya değer nitelikte.
Robins, bu eserinde “insanın ayaklarını yerden kesen ve mutlak bir iktidar duygusu yaratan” imaj teknolojileri üzerine kurulu dünyayı sorguluyor. Ona göre, her şeyden önce ortada “yeni “olan bir şey yoktur. Olan her şey bir önceki ve daha önceki dönemlerden gelen zevklerin, hayallerin, ümitlerin yeniden ambalajlanarak, yeni imajlarla parlatılarak toplumların ayartılmasından” ibarettir.
Robins, bu eserinde “insanın ayaklarını yerden kesen ve mutlak bir iktidar duygusu yaratan” imaj teknolojileri üzerine kurulu dünyayı sorguluyor. Ona göre, her şeyden önce ortada “yeni “olan bir şey yoktur. Olan her şey bir önceki ve daha önceki dönemlerden gelen zevklerin, hayallerin, ümitlerin yeniden ambalajlanarak, yeni imajlarla parlatılarak toplumların ayartılmasından” ibarettir.

Naomi Klein, "Şok Doktrini" eserinde
Kapitalizmin gücünü ve servetini, "serbest rekabet ortamında, demokrasinin
nimetlerinden faydalanarak, ticaretle kazandığı” yalanının üzerindeki örtüyü
kaldırıyor. Batı’da biriken servetin kaynağının emek ya da ticaret değil, 400 yıl süren yağmacılığın -daha sofistike yöntemlerle- devam ettirilmesi olduğunu iddia ediyor. Geçmişte olduğu
gibi bugün
de Güney
Amerika'nın,
Asya'nın,
Afrika'nın
servetlerinin kan, baskı,
şiddet, talan, soygun ve yerli ulusların yoksullaşması karşılığında Batıya aktarılması süreçlerini
inceliyor.
AbdulHakim Murat ya da şehadet getirmeden önceki ismi ile T.J. Winter'ın bu eseri, ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübe ile verilmiş 10 konferansın derlemesi.
Modernite, Postmodernite, Posthümanizm gibi konularda da yetkin bir isim olan Abdulhakim Murad'ın Müslümanların meselelerine hem içeriden hem de dışarıdan bakabilecek bir yeteneğinin olması, 20 sene önce derlenmiş bu eserin kalitesini -ne yazık ki- şu an Türkiye'deki tartışma kalitesinin ilerisine taşıyabiliyor.
Çok büyük bir yenilginin getirdiği hesaplaşmanın Müslümanları köşeye sıkıştırdığı, artık, "İslam, gelecek yüzyılı göremeyecek" iddialarının kolayca seslendirildiği vakitlerde İngiliz olan Abdulhakim Murad'ın yenilmişlik psikolojisi altında ezik bir ruh haline sahip olmaması, kendine güveni ve bilgi ile beslenmiş, sükunetli tarzı oldukça kıymetli. Son sözü kendisinden alıntılayalım "Eğer iddialarımıza inanmak için kendimize yeterli güvenimiz varsa, iyimser olmak için de yeterince nedenimiz var demektir."
Makaleleri özetleme lütfunu bize bağışlayan Kamil Güller'e teşekkür ediyorum.
Devamını Oku »
Modernite, Postmodernite, Posthümanizm gibi konularda da yetkin bir isim olan Abdulhakim Murad'ın Müslümanların meselelerine hem içeriden hem de dışarıdan bakabilecek bir yeteneğinin olması, 20 sene önce derlenmiş bu eserin kalitesini -ne yazık ki- şu an Türkiye'deki tartışma kalitesinin ilerisine taşıyabiliyor.
Çok büyük bir yenilginin getirdiği hesaplaşmanın Müslümanları köşeye sıkıştırdığı, artık, "İslam, gelecek yüzyılı göremeyecek" iddialarının kolayca seslendirildiği vakitlerde İngiliz olan Abdulhakim Murad'ın yenilmişlik psikolojisi altında ezik bir ruh haline sahip olmaması, kendine güveni ve bilgi ile beslenmiş, sükunetli tarzı oldukça kıymetli. Son sözü kendisinden alıntılayalım "Eğer iddialarımıza inanmak için kendimize yeterli güvenimiz varsa, iyimser olmak için de yeterince nedenimiz var demektir."
Makaleleri özetleme lütfunu bize bağışlayan Kamil Güller'e teşekkür ediyorum.

Postmodern dönem insanlık tarihinin mirası tüm katıları (kutsalları, doğruları) eritirken, insana inanacak, güvenecek, tapınacak, savunacak, sarılacak değer bırakmıyor. Eriyen, geçirgenleşen (translaşan) sınırlar ahlaki değerleri, gelenekleri darmadağın ederken, "insan"ı da tarihten çekiyor. Kullanılan eşyaların, işlerin, konutların sürekli değiştiği "kullan-at" mekanında, uzun süreli ilişkiler (aile, dostluk, vatandaşlık vs. gibi) varlıklarını sürdüremiyorlar. Tek seferlik eşyaların dünyası tek seferlik "iş"lerin, tek seferlik "ilişki"lerin dünyasına dönüşüyor. Bu durum insanı "güvensizliğin" endişeli dünyasına gömerken; bencillik, fit vücut ve hayatta kalma çabası tedirgin insanın kutsal teslisi oluyor.
Ulus Devletlerin sonunu getiren; kitleleri, sanayi şehirlerinin istihdam fazlası atıklarına dönüştüren; çok küçük bir azınlığın menfaati için devasa kalabalıkları perişanlığa sürükleyen sürecin önünde "bireyselleşme" tuzağına yakalanmış kitleler duramıyor.
Zygmunt Bauman üstadın kıymetli eserini Kamil Güller özetlemiş. tavsiye ederim.
Zygmunt Bauman üstadın kıymetli eserini Kamil Güller özetlemiş. tavsiye ederim.
Ahmet Hakan Çakıcı
ŞİDDETİN
TOPOLOJİSİ

İMKÂNSIZ DEVLET / Wael B.
Hallag
Wael
Hallaq ile Pınar Yayınlarından çıkan İslam
Hukukuna Giriş isimli eseri ile tanışmıştım. Eseri bitirdiğimde ömrünün
büyük bir çoğunluğunu dini eserler okuyarak geçirmiş biri olarak “şeriat”
hakkında öğrendiklerimden şaşırmış biriydim. Özellikle 1750’ler Hindistan’ınında
üretilen Şeriatla, daha önceki dönemin Şeriatının birbirlerinden ayrılması
gerektiği, şeriat ile İngilizlerin pek düşkün olduğu arsa komisyonculuğu
arasındaki mücadele, sömürgeciliğin/kolonyalizmin ekonomik yayılmacılığı ile
şeriat arasındaki kavga, bu kavganın Osmanlı, Mısır, İran, Hindistan ve diğer İslam
ülkelerindeki boyutları, Hindistan yöneticisi İngiliz Valinin şeriatı bir devlet yönetimi için fazla merhametli ve yumuşak bulduğunu "kimseyi öldürmeye izin vermiyor ki" diyerek hayıflandığını, evlilik müessesesi ve onu koruyan şeriat ile
sömürgecilik ilişkilerine dair verdiği bilgiler oldukça ufuk açıcıydı. Bu
nedenle Hallaq’ın bu kitabını elime alırken heyecanlıydım. Sağ olsun, hayal
kırıklığına uğramadım. Hallaq’ın Şeriat üzerine yazmış olduğu “Şhari’a: theory, practice, transformations”
eseri henüz Türkçeye tercüme edilmemiş olsa da, “Modern Devlet” ile “Şeriat Yönetimini”
karşılaştırdığı bu kitabında esere yapılmış olan atıflar, asıl kitabın kıymeti
hakkında ipucu verir nitelikte.
Genel Değerlendirme:
“İnsan Sonrası”, İtalyan felsefeci ve Feminist kuramcı Rosi Braidotti’nin Kolektif Kitap’tan basılan 240 sayfalık eseri.Kitaba girmeden önce "İnsan Sonrası" kavramının, gelişmekte olan teknoloji ile önümüze çıkması muhtemel insan/robot/ bilgisayar karışımı siborglerin dönemini kastetmediğini belirteyim. Kavram bu dönemi kapsıyorsa da, hedefi bu değil. Bu kavramı açıklayabilmek için evvelemirde iki anahtar kavramı ve bu kavramların konu ile ilintisini açıklamak gerektiğini hissediyorum: Andropos ve Vitruvius.
Kara Ütopya roman tarzında yazılan
eserler içinde en çok öne çıkan iki eserden biri, “Cesur
Yeni Dünya”. 1932 yılında ilk kez yayınlanan eser, rakibi George Orwell’in
“1984” romanından 17 sene önce yazılmış olmasına rağmen, özellikle 2000'lerden sonra çok daha popüler hale geldi. Sanırım, buna sebep Huxley’in geleceğe yönelik öngörülerinin
daha isabetli olduğuna dair kanaatin her gün daha fazla kuvvet kazanıyor olması.
Kitap hakkında bir konuşma video : https://www.youtube.com/watch?v=Hpxlw-N1p3g&t=3s
Bu tıkanıklık üzerine daha önce okuduğumuz Alain Touraine, Zygmunt Baumann, Terry Eagleton'un "hiç bir çözüm "önerimiz yok mealindeki cevaplarına karşılık; Hardt ve Negri İmparatorluk kitabında "Kapitalist süreci değiştirmeyiz, bu yüzden mümkün olduğunca yakın durarak onu ehlileştirebilmeliyiz" mealinde bir öneride bulunuluyordu.
Wendy Brown ise çözümü Nietzsche'de buluyor; "Tarihin tıkandığı anlarda Şok Edici Müdahalelerle tarihte yeni kapılar açılabilir. Şok edici müdahale geçmişe/geçmişin getirdiği değerlere (Tanrı'ya ve ahlaka) müdahaledir." Diyor.
Devamını Oku »
Wendy Brown'ın "Tarihten Çıkan Siyaset" kitabı Avrupa'nın (Batı Düşüncesinin , Kapitalizmin, Liberalizmin) saplandığını düşündükleri çıkmazdan kurtuluş arama çabalarına dair yazılmış bir kitap.
Bu tıkanıklık üzerine daha önce okuduğumuz Alain Touraine, Zygmunt Baumann, Terry Eagleton'un "hiç bir çözüm "önerimiz yok mealindeki cevaplarına karşılık; Hardt ve Negri İmparatorluk kitabında "Kapitalist süreci değiştirmeyiz, bu yüzden mümkün olduğunca yakın durarak onu ehlileştirebilmeliyiz" mealinde bir öneride bulunuluyordu.
Wendy Brown ise çözümü Nietzsche'de buluyor; "Tarihin tıkandığı anlarda Şok Edici Müdahalelerle tarihte yeni kapılar açılabilir. Şok edici müdahale geçmişe/geçmişin getirdiği değerlere (Tanrı'ya ve ahlaka) müdahaledir." Diyor.
Batı'lı Muhafazakar aydınların kelimelerin aralarına gizledikleri tehditler, Batılı komünistleri de ikna etmiş sanırım. Tatlı tatlı anlattıkları bizim felaketimiz. "Her şeyinizi yok edeceğiz!" diyorlar ve bunu bir müjde havasında veriyorlar. Bu hanım efendi hiç iyi şeylerden bahsetmiyor.
(Kitabın unum videosu: https://www.youtube.com/watch?v=Z8ZcRU4ZS0o
Daryuş Şayegan'ın çok kıymet verdiğim bu eseri yaşadığı coğrafyayı anlamak isteyenler için bir çok ipucu veriyor.

Kitap 7 bölümden oluşmuş olsa da kitabın büyük kısmını ilk "Nihilizm ve Asya uygarlıklarının tarihi üzerine etkisi" başlıklı bölüm teşkil ediyor. Bizde kitabın ana omurgasını oluşturan bu makaleyi burada özetlemeye çalışacağız. Ümid ederim faydalı olur. Tevfik Aziz Allah'tan.
Daryuş Şayegan'ın çok kıymet verdiğim bu eseri yaşadığı coğrafyayı anlamak isteyenler için bir çok ipucu veriyor.

Kitap 7 bölümden oluşmuş olsa da kitabın büyük kısmını ilk "Nihilizm ve Asya uygarlıklarının tarihi üzerine etkisi" başlıklı bölüm teşkil ediyor. Bizde kitabın ana omurgasını oluşturan bu makaleyi burada özetlemeye çalışacağız. Ümid ederim faydalı olur. Tevfik Aziz Allah'tan.
Küçük hacimli olmasına rağmen oldukça dolu bir
kitap-söyleşi. Daha çok David Lyon’un soruları Zygmunt Bauman’ın cevapları ile
ilerleyen söyleşi zihin açıcı, gıdıklayıcı, rahatsız edici sorular-cevaplarla
ilerliyor. İmkan bulup okuyanların kapısından boş dönmeyecekleri bir eser diye
düşünüyor ve tavsiye ediyorum.
Kitap 7 makaleden oluşuyor. Hemen her bölümden birkaç kelime
alıntılayarak kabaca fikri verebileceğimi umud ediyorum.

Ancak tercümanın, konunun
ağırlığının altında kalması, dönem dönem kitaptan kopması ve uydurukça
saplantısı, kitabın büyük handikabı olmuş. Ne yazık ki; kitaptan kopmadan iki
sayfa okumak mümkün olmuyor. Ama tercümenin elinden kurtulabilmiş,
anlaşılabilir her cümle altın değerinde.

Diğer kişisel gelişim kitapları gibi, Batı Medeniyetinin vahiy kitaplarından biri.
Antonio Negri ve Michael Hardt'ın beraberce hazırladığı bu eser Ayrıntı Yayınlarından çıkmış. İlk baskısını 2001 yılında 400 sayfa olarak yapan eser şu an 8.baskıya ulaşmış.
Kitap, Modernist Ulus-Devletlerin
tarihten çekilme süreçlerini ve onların yerini almakta olan; yazarların,
“İmparatorluk” diye isimlendirdiği yeni bir yönetim ve tahakküm biçimini
tanımlama gayreti içinde. "Vakti okuma" derdi olanların atlamamaları gerektiğini
düşündüğüm ve çok faydalandığım bir eser oldu.

Abdülvahap El Messiri'nin birbirinden kıymetli röportaj ve makalelerinin toplandığı, bu 400 sayfalık eseri, MANA yayınlarınca derlenmiş. Batı Medeniyetine, Orta Dünya hareketlerine, Siyonizm fikrine hakimiyeti ve Batı karşısında aşağılık kompleksine kapılmamış bir Mü’minin samimiyeti, kitabı çok kıymetli yapıyor. Makalelerin farklı tarihlerden alıntılanmış olması, Messiri’nin ve dönemin düşüncelerinin fikri serencamını da takip etmemize imkan veriyor.

Güvenli Olmayan Bir Dünyada
Güvenlik Arayışı
Giriş ya da Zor Bulunan
Cemaate Merhaba:
Her şeyden önce, cemaat
“sıcak” bir ortamdır, keyifli ve rahat bir yerdir......kayıp Cennet ya da umut
edilen cennettir.

Kitabın anlatıldığı videoyu izlemek için https://www.youtube.com/watch?v=dhl25lT7x7g&feature=share adresini ziyaret edebilirsiniz.
Teyzesinin, 17 yaşında intihar etmek için adet dönemini beklemesinden hareket ederek tezini geliştiren Spivak, ince bir kitap boyutuna ulaşan tebliğine çok ciddi sorular ve tespitler sığdırabilmiş.