Kirletmedik Diye Temiz mi Kaldık? (İsmet Özel) (Zoka 10-3)
İslam ümmetinin 1400 yıllık gelenekten, süreçten koptuğunu/koparıldığını söylemiş, yetişen neslin 1400 yıllık geleneğin mirasından faydalanabilecek bir hareket tarzı geliştiremediği gibi, İslam geleneğinden koptuğunu, farklı bir menzilde yol aldığını fark edebilecek bir bilinçten de yoksun olduğunu konuşmuştuk.
1.Dünya savaşından sonra İslam edebini taşıyan unsurların bertaraf edilip sırlanması ile oluşan boşluk, galip Batı tarafından dayatılan, sömürge modeli eğitim metodları ile dolduruldu. Ne yazık ki en az yüzyıldır neredeyse tüm İslam coğrafyasında İngiliz veya Fransız sömürge tipi eğitimler ile nesiller EĞiliyor, EĞitiliyor.[i]
1400 Senede fark edilemeyeni fark edenler! (Zoka 10-2)
Dünya Savaşı nihayete erdiğinde İslam coğrafyasında düşmemiş cephe kalmadığını, yetişmiş Müslüman nüfusun büyük çoğunluğunun cephelerde eridiğini, geri kalanlarında ağır baskı altında sindirilip ezilmeye çalışıldığını, toplumun önüne atılan tuzak gündemlerle ulema/arifan sınıfı ile halkın arasına duvarlar örülerek İslam Medeniyetinin/ahlakının/terbiyesinin/edebinin sonraki nesillere intikalinin engellenmeye çalışıldığını konuşmuştuk. Devam edelim.
İslam Medeniyetinin Kur’an’dan sonra en itibarlı eserlerinden İmam Buhari’nin eseri Sahih’i Buhari ve onun öğrencisi Ebul-Hüseyn Müslim b. Haccâc’ın eseri Sahih-i Müslim Hicri 2. Yüzyılın sonları, 3. Yüzyılın başlarında Horasan’da kaleme alınıyor. Bugünkü Türkistan, Afganistan, Yukarı İran çevresi.
Zoka Ve Müslümanlar – (10.1)
Daha önce Osmanlı’nın yetişmiş nüfusunun (alim/ulema/meşayıh) son yıllarında yapmış olduğu büyük savaşlarla eriyip yittiğini, bu nedenle Cumhuriyete geçişte genç neslin Müslüman öncülerden büyük oranda mahrum olurken, yazı devrimi nedeniyle onların eserlerine ulaşma imkanının da yok edildiğini söylemiştik.
Cephelerden geriye dönebilen İslam’ın taşıyıcı unsurları olup İslam ahlakı/terbiyesi ile ahlaklanmış/Allah’ın boyası ile boyanmış/ edep sahibi nüfustan geriye kalan müslüman öncüler/örnekler ağır bir takibat ve baskı ortamına maruz kaldılar.
Önceki Yazı : Selam 9- İlahlasma Güdüsü -3- Adavet.html
Aynadaki İkinci Yüz – Tanrılaşma Temayülü-9 (4) - Riya
Aynadaki İkinci Yüz – Tanrılaşma Temayülü-9 (4) - Riya
İnsanın
Tanrılaşma eğiliminin 7 unsurundan bahsetmiştik. Kibir, Adavet, Ucub, Riya,
Buğz, Hırs ve Tamah. Bunlar İslam Medeniyeti terbiye usulünün ana
kelimelerindendi. Son yüzyılda Müslüman toplumlara dayatılan Batı Medeniyeti
eğitim ve düşünüş biçimleri ile bu kelimeler ve bu kelimelerden sadır olan davranış
biçimlerinin unutulduğundan, unutturulduğundan bahsedip “adavet” ve “ucub”un
üzerinde bir miktar konuşmuştuk. Devam edelim.
“Mü’min,
Mü’minin aynasıdır.”
Önceki Yazı : Selam 9 - İlahlasma Güdüsü - 2 - Ucub
İlahlaşma Güdüsü – 9 ( 3 ) Adavet
İlahlaşma Güdüsü – 9 ( 3 ) Adavet
Edebe
davet veya ilahlaşma güdüsü bahsine devamla…
Şemseddin
Yeşil Efendin’nin bahsini ettiği ejderhanın (nefs-i emarenin-ilahlaşma
güdüsünün) 7 başından biri de adavetti.
Kişinin,
kendini diğerlerinden kıymetli, olmadığı hakkın sahibi görüp haddini aşması,
sınırlarının ötesine geçmesi, tecavüzkar olması, zalimleşmesi, düşmanlaşmasına
denir.
Önceki Yazı : Selam 9 - İlahlasma Güdüsü - 1
İnsanın “ilahlaşma eğilim”inin terbiye edilmesi gerektiğinden, ilahlaşma güdüsünün terbiye edilmediği, insana edep verilmediği durumda ortaya çıkan varlığın “ben” diyen Şeytani bir figür olacağından ve son dönem Kadiri meşayihından (büyüklerinden) Şemseddin Yeşil Efendinin Nefs-i Emmare’yi (ilahlaşma güdüsünü) 7 başlı ejderhaya benzettiğinden söz etmiştik.
İnsanın “ilahlaşma eğilim”inin terbiye edilmesi gerektiğinden, ilahlaşma güdüsünün terbiye edilmediği, insana edep verilmediği durumda ortaya çıkan varlığın “ben” diyen Şeytani bir figür olacağından ve son dönem Kadiri meşayihından (büyüklerinden) Şemseddin Yeşil Efendinin Nefs-i Emmare’yi (ilahlaşma güdüsünü) 7 başlı ejderhaya benzettiğinden söz etmiştik.
Ejderhanın
yedi başı “hırs, tamah, kibir, riya, buğz, adavet ve ucub.”
Bize bahsedilen bu 7 beladan 5’ine aşina
olmakla birlikte (Ne kadar aşina isek !) 2 tanesi (ucub ve adavet) zihin
haritalarımızda hiç yer almıyor.
Selam 8- İçi Bos Bir Slogan Kurana.html
İlahlaşma Güdüsü – 9 ( 1 )
İlahlaşma Güdüsü – 9 ( 1 )
Bir
önceki yazıda Cumhuriyet sonrası İslam medeniyeti ile olan bağın hasar
gördüğünü bu hasarı tamir etmek için geliştirilen cemaat yapıları ve Kur’an
halkaları modellerinin, derde çare olamadıklarından bahsetmiştik. Kaldığımız
yerden devam edelim.
Bakara
Suresinin 256. Ayetinde “Dinde ikrah ettirme yoktur. Şüphesiz ki Rüşd, Gayy’dan
ayrılmıştır.” Denilirken, Rüşd ile
(bilerek, isteyerek, seçerek, sorumluluğunun farkına vararak) gelenler, Gayy
ile (zor ile, dayak ile, kalabalığa karışıp sürü ile, bilinçsizce) gelenlerden
farklıdır. Denilir.
İçi Boş Bir Slogan. "Kur’an’â Dönmeli !" - 8
Bir önceki yazıda; Müslüman toplulukların küçük küçük cahili yapılara dönüşürken, müslümanca bir idrakten, bilinçten uzaklaştıklarını, bulundukları yerde selamı/hayrı inşa etme misyonunu yitirdiklerini, böyle bir sorumluluklarının olduğunu bile hatırlamadıklarını söyleyip şikayet etmiş, sızlanmıştık.
Müslüman topluluklar, yaşadıkları zamanın dışına düşüp, vakti kavrayamadıkları için, boğuşup durdukları meseleleri fark edemez, üzerlerinde düşünemez oldular. Kavgalarını zamanlarından tanımlayamıyor, meselelerini bin senelik problemler üzerinden anlamaya çalışıyorlar. Alim kelimesini bile zamanın sorunlarına deva bulan anlamında değil, eskilerin kelimelerini iyi bilen anlamında kullanıyorlar.
Önceki Yazı : Selam 6 - Allah Dediklerinde de Sahte
Murdar Gruplar, Murdar Zamanlar. - 7
Cahiliye ayrılmak, ilgileri kesmek temayülüdür. Bunun içindir ki, bütün cahiliye devirleri, insanların birbirlerinden ayrı ve birbirlerine düşman yaşadıkları, küçük küçük grupların murdarlaştıkları zamanlardır.
Ortega Y Gasset
Murdar Gruplar, Murdar Zamanlar. - 7
Bir önceki yazıda Müslüman kütlenin dev bir vücut olup, bu vücudun akıl ve iradeden yoksun olduğundan, kolayca güdülenip yönlendirilebildiğinden şikayet etmiştik. Keloğlan masallarındaki büyük akılsız devler gibi; iri kocaman cüssesine rağmen elini tutanın istediği yöne yönlendirdiği bir yığın.
Üstad Hasan Aycın- Yeni Şafak |
Modern zamanlarda, durum biraz farklı; toplum, daha sofistike saldırıların muhatabı.
Ortega Y Gasset, 1930 yılında basılmış bulunan “Kütlelerin İsyanı”[i] isimli eserinde Modern zamanları ve demokratik yapıları eleştirirken” bu konuya değiniyor. Uzun alıntılar yapmak yerine meseleyi özetlemeye çalışayım;
Aklı ve İradeyi terk etmek, ihanettir.
Hz Peygamberin, dünya ziyaretlerinin son anlarında olduğu anlaşılınca sahabe “Ya Resulullah, senden sonra kimin çevresinde toplanalım?” diye soruyor. O’da “Siz salihlerden olursanız, Allah sizin için en hayırlı olanını başınıza getirir.” Diye cevaplıyor.
Bu cevabı, Peygamberin inşa ettiği selam toplumuna ihanet etmeyi red edip, iradeniz ve aklınızı salih yolda kullanırsanız hayra ulaşırsınız. Sizin, irade ve aklınıza ambargo koyup kendimi inkar etmem.” Şeklinde anlamakta mümkün.
Devamını Oku »
Biati, temel ahlaki ilkeler üzerinden, toplumun gönüllü birlikteliği olarak tanımlamıştık. Biat uygulamasının, erdemler üzerinde kurulan birliktelik (cemaat) mantığından, toplumun/cemaatin güç/iktidar/otorite tarafından teslim alınma yöntemine dönüştürülüşü bir önceki yazının konusu olmuştu.
Devam edelim.Hz Peygamberin, dünya ziyaretlerinin son anlarında olduğu anlaşılınca sahabe “Ya Resulullah, senden sonra kimin çevresinde toplanalım?” diye soruyor. O’da “Siz salihlerden olursanız, Allah sizin için en hayırlı olanını başınıza getirir.” Diye cevaplıyor.
Bu cevabı, Peygamberin inşa ettiği selam toplumuna ihanet etmeyi red edip, iradeniz ve aklınızı salih yolda kullanırsanız hayra ulaşırsınız. Sizin, irade ve aklınıza ambargo koyup kendimi inkar etmem.” Şeklinde anlamakta mümkün.
Önceki Yazı : Selam 3 - Biat Takla Atıyor
Mü’mini vergi memuru belirler. – 4
Abdüsselam Yasin, Hilafet ve Saltanat isimli eserinde “Biat, ihtiyari bir akit iken, uzun dönemli zulüm ve baskı süreciyle kılıca boyun eğen itaat ruhuna dönüştü. Biat, imama belli şartlar dahilinde itaat hakkını veren bir ahit iken, kayıtsız şartsız itaatin adı yapıldı. Ümmetin hayatına da “mutlak itaat dindarlığı” hakim oldu. Muaviye’nin dediği gibi “Kim kafası ile hayır derse, kılıçla evet yanıtını alır.”oldu.
Bu hal Müslüman, aklı ve iradeyi örseleyip ezdiği gibi yönetici kesiminde şirazesinin kaymasına neden oldu. Halkın verdiği lakapla şair Debvel (domuz yavrusu), Ebû Mâlik Gıyâs b. Gavs b. es-Salt el-Ahtal’ı saray şairi yapıp sarayda ağırlayabilmişlerdir. (Yezid’i, Haccac’ı, Muaviye’yi ve ailesini övüp, Peygambere ve hatta hanımlarına hakaret eden, içkiyi yasakladığı için peygamberi ahmaklıkla suçlayan şiirleri ile ünlenen şair.)
Devamını Oku »
Mü’mini vergi memuru belirler. – 4
Abdüsselam Yasin, Hilafet ve Saltanat isimli eserinde “Biat, ihtiyari bir akit iken, uzun dönemli zulüm ve baskı süreciyle kılıca boyun eğen itaat ruhuna dönüştü. Biat, imama belli şartlar dahilinde itaat hakkını veren bir ahit iken, kayıtsız şartsız itaatin adı yapıldı. Ümmetin hayatına da “mutlak itaat dindarlığı” hakim oldu. Muaviye’nin dediği gibi “Kim kafası ile hayır derse, kılıçla evet yanıtını alır.”oldu.
Bu hal Müslüman, aklı ve iradeyi örseleyip ezdiği gibi yönetici kesiminde şirazesinin kaymasına neden oldu. Halkın verdiği lakapla şair Debvel (domuz yavrusu), Ebû Mâlik Gıyâs b. Gavs b. es-Salt el-Ahtal’ı saray şairi yapıp sarayda ağırlayabilmişlerdir. (Yezid’i, Haccac’ı, Muaviye’yi ve ailesini övüp, Peygambere ve hatta hanımlarına hakaret eden, içkiyi yasakladığı için peygamberi ahmaklıkla suçlayan şiirleri ile ünlenen şair.)
Önceki Yazı: Selam 2 - Biat Selamadır
Biat Takla Atıyor – 3
Biat Takla Atıyor – 3
Mümtehine Suresi 12. Ayetten hareketle Allah Resulünün almış olduğu biatın, Dar’üs Selamı (selam diyarını, İslam) inşa edebilmek için toplum ile yapılmış bir sözleşme olduğu üzerine konuşmuştuk.
Ahidleşmeye biate katılan herkes temel ilkelere yemin ediyor. Yemin edenlerden biri de Hz Peygamberin (sav) bizzat kendisi. Biat birilerinin yemin ettiği, diğerlerinin “hadi bakalım sözünü tutacak mısınız?” diyerek tepeden kontrol ettiği bir teslimiyet belgesi değil. Hz. Peygamber dahil hiç kimseye özel bir statü tanımlanmıyor. Zaten ilk madde bunu red ediyor.
Öncek Yazı: Selam 1 - Ateşe Emredilen
Biat Selam’a dır.
Selam, ateşin İbrahim karşısındaki halidir demiştik.
Devamını Oku »
Biat Selam’a dır.
Selam, ateşin İbrahim karşısındaki halidir demiştik.
Hz Peygamber (sav) de bunu biat üzerinden tanımlıyor. Kendisine gelenlerle biatleşiyor/yeminleşiyor.
Mümtehine Suresi 12. Ayetin konusu da bu oluyor.
Ayette, Akabe’de Peygamberle buluşmaya gelen erkeklerden (1.Akabe Biatı) ve kadınlardan (2. Akabe Biatı) alınan biat dile getirilip, eğer sana biat ederlerse (şartları kabul ederlerse) onlar sendendir. Deniliyor.
Allah (cc) ateşe ne emretmişti ?
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme).
“Ey ateş! İbrâhîm (A.S)'a (karşı) soğuk ve selâmet (zararsız) ol.” dedik.
Aziz Allah(cc) ateşe ne demiş?
İbrahim’e selam ol.
Berden ve selamen.
Ateş, İbrahim’ e (sav) nasıl selam olur?