İtiraz 2- Yüz elli Yıllık Masal: Batının ilmini alacağız,
ahlakını değil!
Son yüz elli yıldır Batı karşısında aldığımız ağır
yenilginin altından kalkmak ve yenilmişlik kompleksinden kurtulmak için
ürettiğimiz ancak hiçbir gerçekliğe tekabül etmediğini bugün fark ettiğimiz bir
slogandır; “Batının ilmini almak, ahlakını almamak” . Bu sloganla yol aldığımız
150 yıllık süreçte silah sanayiinde, ekonomide, tahakkümde, eğitimde, bilgi
üretiminde Batı ile aramızdaki fark kapanmak yerine gittikçe açıldı. Ve bu bizi
“ilmini alamadık, bari ahlakını” alalım şeklinde okunabilecek bir kendinden
nefrete, bir harakiriye, kendi kendini yok etme aşamasına getirip bıraktı.
İstanbul Sözleşmesine İtiraz Edenlere, İtiraz Edenlere, İtiraz -1
Sayın Zeki Bayraktar, Ali Aktaş beyefendinin sosyal paylaşımlarından aldığını iddia ettiği kelimelerle İstanbul Sözleşmesine gelen eleştirilere itiraz etmiş: Ali Bey'in Sözleşmeyi tam 3 kez okuduğunu, Sözleşmenin eşcinselliğe sadece 2 yerde atıf yaptığını, 6284 no'lu kanun iptal edilmediği sürece Sözleşmeye itiraz etmenin boş iş olduğunu, 6284 no'lu kanunun ise son derece yerinde olduğunu, toplumun içindeki yozlaşmanın Sözleşmeden bağımsız olduğunu, bu nedenle Sözleşmeyi kaldırmanın bir işe yaramayacağını, Saadet Partisinin İstanbul Sözleşmesine menfi yönde taraf olarak oyuna getirildiğini, bu işleri eleştirenlerin FONlar aldığını, sözleşmeye itirazların bir "propaganda merkezi" tarafından yönlendirildiğini söylemiş ya da ima etmiş.
Naomi Klein, "Şok Doktrini" eserinde
Kapitalizmin gücünü ve servetini, "serbest rekabet ortamında, demokrasinin
nimetlerinden faydalanarak, ticaretle kazandığı” yalanının üzerindeki örtüyü
kaldırıyor. Batı’da biriken servetin kaynağının emek ya da ticaret değil, 400 yıl süren yağmacılığın -daha sofistike yöntemlerle- devam ettirilmesi olduğunu iddia ediyor. Geçmişte olduğu
gibi bugün
de Güney
Amerika'nın,
Asya'nın,
Afrika'nın
servetlerinin kan, baskı,
şiddet, talan, soygun ve yerli ulusların yoksullaşması karşılığında Batıya aktarılması süreçlerini
inceliyor.
AbdulHakim Murat ya da şehadet getirmeden önceki ismi ile T.J. Winter'ın bu eseri, ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübe ile verilmiş 10 konferansın derlemesi.
Modernite, Postmodernite, Posthümanizm gibi konularda da yetkin bir isim olan Abdulhakim Murad'ın Müslümanların meselelerine hem içeriden hem de dışarıdan bakabilecek bir yeteneğinin olması, 20 sene önce derlenmiş bu eserin kalitesini -ne yazık ki- şu an Türkiye'deki tartışma kalitesinin ilerisine taşıyabiliyor.
Çok büyük bir yenilginin getirdiği hesaplaşmanın Müslümanları köşeye sıkıştırdığı, artık, "İslam, gelecek yüzyılı göremeyecek" iddialarının kolayca seslendirildiği vakitlerde İngiliz olan Abdulhakim Murad'ın yenilmişlik psikolojisi altında ezik bir ruh haline sahip olmaması, kendine güveni ve bilgi ile beslenmiş, sükunetli tarzı oldukça kıymetli. Son sözü kendisinden alıntılayalım "Eğer iddialarımıza inanmak için kendimize yeterli güvenimiz varsa, iyimser olmak için de yeterince nedenimiz var demektir."
Makaleleri özetleme lütfunu bize bağışlayan Kamil Güller'e teşekkür ediyorum.
Devamını Oku »
Modernite, Postmodernite, Posthümanizm gibi konularda da yetkin bir isim olan Abdulhakim Murad'ın Müslümanların meselelerine hem içeriden hem de dışarıdan bakabilecek bir yeteneğinin olması, 20 sene önce derlenmiş bu eserin kalitesini -ne yazık ki- şu an Türkiye'deki tartışma kalitesinin ilerisine taşıyabiliyor.
Çok büyük bir yenilginin getirdiği hesaplaşmanın Müslümanları köşeye sıkıştırdığı, artık, "İslam, gelecek yüzyılı göremeyecek" iddialarının kolayca seslendirildiği vakitlerde İngiliz olan Abdulhakim Murad'ın yenilmişlik psikolojisi altında ezik bir ruh haline sahip olmaması, kendine güveni ve bilgi ile beslenmiş, sükunetli tarzı oldukça kıymetli. Son sözü kendisinden alıntılayalım "Eğer iddialarımıza inanmak için kendimize yeterli güvenimiz varsa, iyimser olmak için de yeterince nedenimiz var demektir."
Makaleleri özetleme lütfunu bize bağışlayan Kamil Güller'e teşekkür ediyorum.