Tekke 25- Bu Adamları Anlamıyoruz! Başçı İbrahim Efendi
Şu, 1400 senedir keşfedilememiş ayetleri keşfetme
seanslarından birindeydi.
“Bilirsiniz” deyip önce ayeti okudu. Ardından ayetin içinde geçen kelimelerden birine ne siyakı ne de sibakı ile uyuşan acayip bir mana verdi. Hiç Arapça bilmemesine rağmen bu yöntemle keşfettiği yeni anlamı heyecanla Beyefendi’ye anlatmaya başladı.
KABALIK Devletten Bulaşıyor
Biz de kaba olan devlettir; Görgüsüzlük, nezaketsizlik hatta gösteriş devletten halka sirayet eder.
Adliyedeyiz. Ufak bir trafik kazası için ifadelerimiz alınacak. Sert adımlarla 35-40’larda biri giriyor içeri. Diğer memurların ciddileşmesinden beklenen kişi olduğu anlaşılıyor. Kendisini bekleyenlere kendini tanıtmaya ihtiyaç hissetmeden doğrudan sorgulama işine girişiyor. Hitabeti, nezaketten ve görgüden hayli uzak. Yaşıtlarına da, babası yaşındakilere de “SEN” diye hitap ediyor. Neredeyse tüm cümleleri emir kipinde: “gel, anlat, yerine dön, yeter, çık dışarı, kes, uzatma”. Biri araya girmek istiyor, -sanki aradığı fırsat buymuş gibi- sesin tonu çıkabileceği en yüksek ve hakaretamiz tona yükseliyor. “RESMEN” ciyak ciyak bağırıyor.
Komplo kelimesi Türk Dil Sözlüğünde “topluca ve gizlice yürütülen plan” olarak tanımlanıyor. Ancak konu hakkında yazılan yazılara bakınca anlamın bundan ibaret olmadığı da anlaşılıyor. Kabaca bunları kendi kelimelerimle özetlemeye çalışırsam: “Gerçek olmayan ya da hakkında yeterince delil olmayan, içinde sıradan insanların anlayamayacağı özel simgeler ve mesajlar barındırdığı iddia edilen, insanlara düşman olmuş kötüleri ve onların kötü niyetli planlarını ifşa ettiğini iddia eden ve kendi içinde sürekli değişebilen bir mantık örgüsü olan modern zaman mitleri” şeklinde tanımlandığını söylemek mümkün.
Beyefendinin âdeti böyle…
Bayram namazını Üftade Camiinin girişinin sol tarafından çok
dar bir merdivenle çıkılan yukarı mahfilde kılar. Namazın ardından eş, dost
birkaç muhibban ile o küçücük mahfilde halka çevrilip salavatlar eşliğinde bayramlaşılır.
Sonrasında Üftade Hazretlerinin kabri ziyaret edilip kısa bir zikrullah geçilerek eskiden Sa’diyye tarikinin mensuplarının devam ettiği Dondurma Tekkesinin haziresinin önündeki kaldırım taşı döşeli yoldan, diğer hamuşanla[1] (susmuşlar) birlikte Osmanlıyı kuran kadrodan pek çok isim ve onlarla birlikte Bursa’nın hafızasının da yüzlerce yıllık selvi ağaçlarının altında dinlendiği Pınarbaşı Mezarlığı istikametine doğru ağır ağır ilerlenir. Tarihi sur kapısını geçince kıble tarafında kalan mezarlığın kenarından geçen yola bitişik türbede şahidesinde Cünûnîi Ahmet Dede yazan kabrin başında durulur ve eller gökyüzüne açılır.