İlahiyat fakültesi mezunu dostumuz, bir cemaatte hocalık yapan arkadaşını
ziyaret için görev yaptığı öğrenci yurduna gidiyor. Hoca Efendi sohbet esnasında
“Üstat, senin ağzın laf yapar. Çocukları
toplasam da onlara birkaç kelam etsen” diyor. Bizimki “Tamam” deyince çocuklar toplanıyor. Ama bizim arkadaş dersin
başında Hoca efendiye, “Çocuklarla rahat
rahat sohbet etmek istiyoruz: Sizden rica etsem bize izin verir misin?” diyor.
Hoca Efendi biraz rahatsız olsa da dışarı çıkıyor. Sohbet sırasında bizim
arkadaş “Çocukların, kaba hatta fiziksel
şiddete varan davranışlardan şikâyetçi olduklarını” fark ediyor.
Devamını Oku »
Sohbetin
sonunda Hoca Efendi biraz da tedirgin gelip;
-“Üstat, nasıldı?” diye soruyor.
Uzun zamandır toplumda
moda: Karı koca birbirlerine “Hayaatıım” diye sesleniyor.
Hâlbuki Cumhuriyet döneminde Arapça “hayat” kelimesi günlük dilden düşsün diye yerine
“yaşam” kelimesi yerleştirilmeye çalışılmıştı. Birçok yerde “yaşam” kelimesi
“hayat” kelimesinin yerini almayı başardı ama iş “hayatım” kelimesinin yerini
almaya gelince boşluğu dolduramadı.
Kulaklarımız, “Yaşamım” kelimesini garipsiyor, “Yok, olmadı!” diyor. Bunda bir
acılık var, yerini bulmadı, “Hayatım” kelimesinin ardına takılıp gelen o hissiyatı
vermiyor/veremiyor, diyor.
Hadi biraz Asım Gültekin’cilik oynayalım: