Karl Löwith, Tarihte Anlam. (Özet ve Yorum)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 13 Tem 2025 0 yorum

 İşte böyle...

Dünya hayatı tıpkı bir zeytinyağı sıkma presi altındaymış gibi baskı altında; Tortu ile yağ ayrılır. Tortu çöpe atılır, yağ kabın içinde kalır.
Baskı ve stres altında olmak kaçınılmazdır, her daim vardır. Mesela savaşlar, açlık, yokluk, enflasyon, fakirlik, ölüm, tecavüz, açgözlülük ...
Bu baskılar altındayken sürekli homurdanan ve şunu söyleyen insanlar gördük: "Bu mu Hristiyanlık? Ne kadar da kötü şeyler getirdi başımıza!"
Böyle bağırır çöpe doğru giden YAĞDAN kalan posa; renkleri siyahtır çünkü küfrederler; çünkü ihtişamları yoktur. Yağın ise hem ihtişamı hem asaleti vardır. 
Bu dünyada başka bir tür insan daha vardır; Onları posadan ayıran duru bir yağa dönüştüren bizzat o baskılar, o belalar ve sıkıntılar olmasın? (Augustine)

Karl Löwith, Tarihte Anlam, Sunuş yazısı

Sadığı, mü'mini, kaliteliyi fırsatçı uyanık, münafık, sahtekârdan ayıran katlandıkları sıkıntılar, dertler, BELALARDIR, diyor sanırım. (Derdim Bana Derman İmiş –Niyazi Mısri)
Abdurrahman Arslan Bey'den işittiğimiz bu eserden biz çok istifade ettik. Ümid ederim muhatabına faydası olur.


Devamını Oku »

"Toplumsal Cinsiyet" Kavramı Yasaklanmış

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 27 Haz 2025 0 yorum

Malumunuz;
Birkaç gün önce haber sitelerine Aile Bakanlığı'nın yayınladığı bir genelgenin haberi düştü.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2 Mayıs’ta bakanlık bünyesindeki müdürlük ve daire başkanlıklarına gönderdiği genelgede “Toplumsal Cinsiyet”, “LGBT”, “Cinsel Yönelim” kavramlarının kullanılmaması isteniyordu[1]. Buna gerekçe olarak bu kavramların “aile kurumuna ve nesillere zarar vermesi” gösterilmişti.

Bakanlığın haklı olma ihtimali çok yüksek zira Toplumsal Cinsiyet ideolojisinin babası sayılan ünlü felsefeci ve eşcinsel düşünür Foucault, “Dili İKTİDAR” aracı olarak tanımlıyordu. İktidar için dilin mutlaka tahakküm altına alınması gerektiğini, “dili kontrol edenin yani şeyleri ahlaki ya da ahlaksız, iyi ya da kötü diye tanımlayanların, neyin arzu edilebilir neyin arzu edilmesinin kötü olduğunu söyleyenlerin, neyin araştırılmasının desteklenmesi neyin unutulmaya terk edilmesinin, gündemin ne olması gerektiğinin kararını verenlerin iktidarı da inşa ve kontrol edeceğini” özellikle vurguluyordu.

Muhtemelen bu ideolojiyi toplumlara dayatanların DİLDEKİ oynamalardan bekledikleri tam da budur: Yani toplumsal yapıyı tam kontrol ve bu kontrolün üzerine inşa edilmiş iktidar[2].


Devamını Oku »

Tekkeden Kerametler 27: Misafirin De Edeplisi

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 1 yorum

Doğu insanına has incelikli bir nezaket ve o nezaketle nasıl bir arada olduğunu çözemediğim kaba bir teklifsizlik vardı üzerinde. Daha hoş geldin faslı bitmeden çevrede oturan bizlere “Boş boş konuşmayın, susun ve dinleyin!” demek isteyen bir ses tonu ile neredeyse bağıra bağıra: “Üstad” dedi “Sizden istifade etmeye geldik. İki kelime olsun bize nasihat et!”

Ancak yaklaşık iki saati bulan sohbet sırasında üstad dediği beyefendiye düşen konuşma fırsatı on dakikayı bile bulmadı. Konudan konuya, meseleden meseleye atlıyor. Soru sorup cevabını beklemeden büyük çoğunluğuna TV’lerde sık rast geldiğimiz, hepsi birbirine benzer propaganda cümlelerini ardı ardına diziyor ve sık sık “Sizin huzurunuzda bize laf düşmez ama…” demeyi de ihmal etmiyordu.

Devamını Oku »

“Geliveren Büyük Bela”: Pedofili

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 31 May 2025 0 yorum

 “Geliveren Büyük Bela”[1]: Pedofili[2]

Pedofiliyi hatta ensesti[3] topluma kabul ettirme, bu sapkın eylemleri normal bir fiilmiş gibi tanımlayarak suç kapsamından çıkarma çabalarından bahsediyorum.

Bu tür şahısları manyak, sapık ya da psikolojik sorunları olan tipler diye tanımlayıp konuyu hemen kapatabiliriz. Ancak böyle yapmamız konunun “bugüne has” kimliğini ve yeni kimliği ile bizim de üzerimize çöreklenmesini engelleyemeyecek. Zira sorun, tüm rezilliği ve can yakıcılığı ile YOLA çıktı,  geliyor. Hatta belki, geldi de, bizim kapıyı çaldığını duyabilecek cesareti göstermemizi bekliyor.


Devamını Oku »

Immanuel Wallerstein, Sosyal Bilimlerle Düşünmemek (Özet ve Notlar)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 15 Mar 2025 0 yorum

"Sosyal Bilimleri DüşünMEMEK" eserini yazdığımda kitabın önsözünde "neden düşünMEmek?" diye sormuştum.

Yanıtım şöyle olmuştu: "Bir zamanlar zihni özgürleştirdiği düşünülen" 19. Yüzyıl sosyal bilimlerinin varsayımları, "bugün toplumsal dünyanın faydalı bir şekilde analiz edilmesinin önündeki merkezi entelektüel engeller olarak işlev görüyor."

Bugün 21. Yüzyıla geldik bu engeller olduğu gibi hala önümüzde duruyor.

İmmanuel Wallerstein, Sosyal Bilimleri Düşünmemek, s:7

Sosyoloji, psikoloji, antropoloji, tarih, iktisat, siyaset bilimleri BATININ sömürgecilik döneminin izlerini taşır. Ön kabulleri BATININ üstünlüğü yani FAŞİZMdir. Irkçıdırlar. Diğer kavimleri gelişmemiş, gelişmekte olan, az gelişmiş gibi sınıflara ayırmış ve bunları mutlak değerler olarak kabul etmişlerdir. İLERLEMECİLİK ideolojisi onun amentüsüdür. Kapitalist Teoriye, PARA ve güce tapınırlar.

Bu düşünce akımları bunlar gibi ARIZALI ve sorgulanmamış temeller üzerine kurulmuşlardır.


Devamını Oku »

Tekkeden Kerametler - 26 : Paslı Çivi [1]

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 21 Şub 2025 0 yorum

(Muhterem Mustafa Kara Bey’e)

Ellerine yakışmayan çekiç ve önlerinde yığılmış bir sürü paslı çivi ile hayalini kurdukları yerden çok farklı bir yerdeymiş gibiydiler.

Sanırım kafalarındaki soru, “İyi bir mutasavvıf, iyi bir Müslüman, iyi bir insan olmanın paslı çivi düzeltmekle ne alakası var?” sorusuydu.

Beyefendi, tamir ya da ihya ederken tarihi yapılardan sökmek zorunda kaldığı alattan mümkün olanları kendi yerlerine iade etmeye özellikle dikkat eder. Öyle ki, zaman içinde güneşin, yağmurun ya da insanların verdiği zarar ile duvarlardan dökülmüş sıva parçalarını bile toplar yeni harcın içine katarak, duvardaki yerine iade etmeye çalışır. Bu durumdan paslı çiviler de istisna değildir. Döşeme, kapı, pencere, tırabzan gibi ahşap aksam sökülürken çevreye dağılan eğri büğrü paslı çiviler, bir keserin tersi ile açığa çıkarılıp, keserin orta yerindeki olukta başından sıkıştırılarak ahşap aksamın üzerinden toplanan çivilerle bir yere ayrılırlar.


Devamını Oku »

Yenilen bizdik. Siz Değildiniz Teslim olan...

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 23 Oca 2025 1 yorum

 Anlaşma mı istediniz?
Teslim mi oluyorsunuz?
Kalmadı mı hiç bir ümit?

Ama ne kahramanlıktı be!..
Terlikle nasıl tankların üzerine koşar insan?
Eline almış bombayı, dişine kadar silahlı düşman askerleri arasında tank kovalıyor.

Devamını Oku »

Tehlikeli Oyun: Batılılaşma Davası mı, Kudüs Davası mı?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 26 Kas 2024 0 yorum

Konuya girebilmek için uzun bir girişe ihtiyaç duyuyorum. Müsaadenizle…

Anadolu ve ön Asya’nın BATI ile olan ölümüne, boğaz boğaza mücadelesi, sanırım son 2000 senelik dünya tarihin en önemli ve hiç gündemden düşmemiş başlığıdır. Batı adına Doğunun yağması, Doğu adına bu yağmaya karşı konulması.

Batı ve Kuzey Avrupa’nın güneşi kıt, çürük, küflü, rutubetli iklimi, değerli madenlerden yoksun fakir toprakları, pazarlardan ve ticaret yollarından uzak ekonomileri sebebiyle içinde bulunduğu fakirlik adeta onu savaş ve HAYDUTLUK sanatında ustalaşmaya itmiş gibi duruyor. 


Devamını Oku »

Seküler Ahlakın Sefaleti, Abdurrahman Taha (Özet ve Yorum)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 23 Kas 2024 2 yorum

"Kendi eliyle bedenini köleleştirmeye çalışanın aklı özgür kalsa da, kendi eliyle aklını köleleştirenin bedeni özgür kalamaz."

 Abdurrahman TAHA, Seküler AHLAKIN Sefaleti s.227

 İnsanın bedeni KÖLE kaldığında zihni ÖZGÜR kalabilir lakin insanın ZİHNİ köleleştiğinde bedeninin ÖZGÜR kalma ihtimali olamaz.

 ZİHNİ kölelikten kastı kişinin kendi HEVASINA, egosuna, kibrine, bencilliğine, şehvetine, konforuna olan KÖLELİĞİDİR. Bu zihni kölelikler onu GÜÇLÜ insanlara BEDENİ köleliğe mecbur bırakır.

(Mazid'den) 02.10.2023


Devamını Oku »

Çatışma Ertelenebilir Ama Kaçınılmaz!

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 5 Eki 2024 1 yorum

Batı medeniyeti son iki yüzyılda dünyaya yalnızca teknoloji ve kapitalizmi değil, aynı zamanda -akla hayale gelmeyecek sayısız katliam aracını, ikisi patlatılmış on binlercesi patlatılamaya hazır bekleyen atom ve hidrojen bombalarını, sayısı binleri bulmuş katliamları, çevre felaketlerini, kirletilmiş suları, zehirlenmiş hava ve toprağı, devasa çöp dağlarını, Kuzey-Güney arasında korkunç boyutlara ulaşan gelir ve refah uçurumunu ve üç dünya savaşı[1] da hediye etti. Bir dördüncü dünya savaşının ayak sesleri de gümbür gümbür gelir oldu.

Buna rağmen Batı, ölüm teknolojisi ve söylem üstünlüğü ile dünya hâkimiyetini sürdürmeyi devam ettiriyor. Ancak 7 Ekim 2023 (Aksa Tufanı) sonrası süreç, bu üstünlüğü ciddi bir şekilde tehdit eder hâle geldi.


Devamını Oku »

HAMAS’tan bize de hisse düşer mi?

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 27 Ağu 2024 1 yorum

Sanırım Terry Eagleton’dı, “Bugünün insanının bilmek diye bir sorunu yok. O, bilmesi gereken hemen her şeyi biliyor. Onun daha çok bilmeye değil, bildiği o kelimeleri yeniden Peygamberi bir edayla dizmeye ve kitleleri ikna edebilecek hâle getirmeye ihtiyacı var.” diyen.

Sanırım haklı; bilmenin bu kadar yüke dönüştüğü, anlamını yitirdiği bir çağın daha önce yaşanıldığını sanmıyorum. Zira bilgi artık açmaktan çok örtüyor, genişletmekten çok daraltıyor, göstermekten çok bulandırıyor. Kitleler adeta usulsüz ve disiplinsiz bir heyelan, bir sel hâlinde üzerlerine gelen bilgi yığınının altında kaldılar. Bu onları felç ediyor, hareketsiz kılıyor.


Devamını Oku »

Yüzyıllık Yanılgı - Bir Önünde Sonsuz Sıfırlar

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 22 Haz 2024 0 yorum

Ali Şeriati’nin bir kitabının ismi idi: “Bir Önünde Sonsuz Sayıda Sıfırlar.….0000000000000001”

Eğer sıfırlar 1’in önüne geliyorlarsa ne kadar çok olurlarsa olsunlar hiçbir değere isabet etmezler. Eğer sıfırlar, 1’in ardında iseler o zaman 1’le birlikte sayıları arttıkça kıymetleri de katlanır. Kitap yanlış hatırlamıyorsam sayıları neredeyse 2 milyarı bulan Müslümanların kendilerine değer katabilecek “BİR”lerinin olmadığından şikâyet ediyordu.

Aksa Tufanı Operasyonun ardından 57 tane oldukları iddia edilen Müslüman toplumların devletlerinin dünya siyaseti üzerindeki ağırlıklarının tam da bu 1’in önündeki sıfırların hükmünde olduğunu gördük.


Devamını Oku »

Kötülüğün Şeffaflığı / Jean Baudrillard (Özet ve Yorum)

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 24 May 2024 0 yorum


Hiç bir şeye sahip olmayanın elindeki alınacak.
Matta İncili, 25:29

Jean Baudrillard, Neden Hala Her şey Yok olup Gitmedi, s:1

Acayip bir cümle, anlayabildiğimiz kadarı nasıl anlatalım bilmiyorum.
Eğer Karanlığı bilmiyorsanız AYDINLIĞI bilemezsiniz.
Eğer soğuğu bilmiyorsanız sıcağı da bilemezsiniz
Eğer denizin dışını bilmiyorsanız denizin de farkına varamazsınız
Eğer ŞERRİ bilmiyorsanız, HAYIR da size hiç bir şey ifade etmez.
Eğer Kötülük görmemmişseniz, İYİLİKten de nasibiniz olmaz.
Eğer küfrü bilmiyorsanız İmanı da bilmezsiniz.
Eğer HİÇ'liğe sahip çıkamazsanız herhangi bir şeyi kıymeti de olmaz.
Elinde bir sürü şey olduğu halde farkında olmayanın elindeki her şey alınır.
Yok olmadı, anlatamadım.

***


Devamını Oku »

NATO’cu Medyanın Alan Hâkimiyeti

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 19 Nis 2024 2 yorum

“Havaya fırlatılan taş, konuşabilseydi, kendi arzusu ile yola çıktığını söylerdi”. Spinoza...
Müsaadenizi istirham ederek asıl konuya uzun bir giriş yaparak gelmek istiyorum. Öncelikle çok genel olarak süreci özetleyelim: Malumunuz 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonundan sonra İsraille İran arasındaki gerilim yükseldi. Bunun makul sebepleri var: Bizzat Hamas’ın üst düzey yetkililerinin açıkladıkları gibi[1] neredeyse Hamas’ın tüm silah, askeri bilgi ve lojistik ihtiyacını tedarik eden İran.  İran’ın İsrail’e karşı desteklediği sadece Filistinli örgütler değil; Filistin’in kuzeyindeki Lübnan sınırında konuşlanmış İsrailli işgalcileri bölgeden uzaklaşmaya ve mülteci olmaya zorlayan Hizbullah’ın ve Kızıldeniz’den geçen gemileri “Filistin’deki bombardıman durana kadar vurmaya devam edeceğini” açıklayan ve bunu da elinden geldiğince gerçekleştiren Yemenli Husilerin de ardında İran var.


Devamını Oku »

Tekkeden Kerametler 25: Bu Adamları Anlamıyoruz! Başçı İbrahim Efendi

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 30 Mar 2024 1 yorum

Tekke 25- Bu Adamları Anlamıyoruz! Başçı İbrahim Efendi

Şu, 1400 senedir keşfedilememiş ayetleri keşfetme seanslarından birindeydi.

“Bilirsiniz” deyip önce ayeti okudu. Ardından ayetin içinde geçen kelimelerden birine ne siyakı ne de sibakı ile uyuşan acayip bir mana verdi. Hiç Arapça bilmemesine rağmen bu yöntemle keşfettiği yeni anlamı heyecanla Beyefendi’ye anlatmaya başladı.


Devamını Oku »

Kabalık Devletten Yayılıyor

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 13 Mar 2024 1 yorum


KABALIK Devletten Bulaşıyor

Biz de kaba olan devlettir; Görgüsüzlük, nezaketsizlik hatta gösteriş devletten halka sirayet eder.

Adliyedeyiz. Ufak bir trafik kazası için ifadelerimiz alınacak. Sert adımlarla 35-40’larda biri giriyor içeri. Diğer memurların ciddileşmesinden beklenen kişi olduğu anlaşılıyor. Kendisini bekleyenlere kendini tanıtmaya ihtiyaç hissetmeden doğrudan sorgulama işine girişiyor. Hitabeti, nezaketten ve görgüden hayli uzak. Yaşıtlarına da, babası yaşındakilere de “SEN” diye hitap ediyor. Neredeyse tüm cümleleri emir kipinde: “gel, anlat, yerine dön, yeter, çık dışarı, kes, uzatma”. Biri araya girmek istiyor, -sanki aradığı fırsat buymuş gibi- sesin tonu çıkabileceği en yüksek ve hakaretamiz tona yükseliyor. “RESMEN” ciyak ciyak bağırıyor.   


Devamını Oku »

Komplo Teorileri ve Muhalefetin İmkânsızlığı

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 7 Şub 2024 1 yorum

Komplo kelimesi Türk Dil Sözlüğünde “topluca ve gizlice yürütülen plan” olarak tanımlanıyor. Ancak konu hakkında yazılan yazılara bakınca anlamın bundan ibaret olmadığı da anlaşılıyor. Kabaca bunları kendi kelimelerimle özetlemeye çalışırsam: “Gerçek olmayan ya da hakkında yeterince delil olmayan, içinde sıradan insanların anlayamayacağı özel simgeler ve mesajlar barındırdığı iddia edilen, insanlara düşman olmuş kötüleri ve onların kötü niyetli planlarını ifşa ettiğini iddia eden ve kendi içinde sürekli değişebilen bir mantık örgüsü olan modern zaman mitleri” şeklinde tanımlandığını söylemek mümkün.


Devamını Oku »

Tekkeden Kerametler 24- Kudüs Taburu ve Bursa Mevlevihanesi

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 12 Oca 2024 0 yorum

Beyefendinin âdeti böyle…

Bayram namazını Üftade Camiinin girişinin sol tarafından çok dar bir merdivenle çıkılan yukarı mahfilde kılar. Namazın ardından eş, dost birkaç muhibban ile o küçücük mahfilde halka çevrilip salavatlar eşliğinde bayramlaşılır.

Sonrasında Üftade Hazretlerinin kabri ziyaret edilip kısa bir zikrullah geçilerek eskiden Sa’diyye tarikinin mensuplarının devam ettiği Dondurma Tekkesinin haziresinin önündeki kaldırım taşı döşeli yoldan, diğer hamuşanla[1] (susmuşlar) birlikte Osmanlıyı kuran kadrodan pek çok isim ve onlarla birlikte Bursa’nın hafızasının da yüzlerce yıllık selvi ağaçlarının altında dinlendiği Pınarbaşı Mezarlığı istikametine doğru ağır ağır ilerlenir. Tarihi sur kapısını geçince kıble tarafında kalan mezarlığın kenarından geçen yola bitişik türbede şahidesinde Cünûnîi Ahmet Dede yazan kabrin başında durulur ve eller gökyüzüne açılır.


Devamını Oku »

HAMAS, Keyfimizi Kaçırdı!

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 30 Eki 2023 0 yorum

*Bildiğiniz kelimeleri tekrar etmeden konuya giremeyeceğim.

2005 ile 2020 yılları arasında sadece öldürülen Filistinli ÇOCUK sayısı 3 Bin 97, yaralı çocuk sayısı ise on binleri geçmişti. 2015-2020 yılları arasında 7 binden fazla çocuk gözaltına alınmış, içlerinden bazıları 10 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu çocukların büyük çoğunluğu Kudüs’ün işgal altında olan kesimindendi. Çocukları her an yıllarca cezaevine düşme tehdidi altında olan aileler, evlerini ve topraklarını satıp bölgeyi terke zorlanıyordu. İkinci İntifada döneminde İsrail kuvvetlerince yıkılan ev sayısı 27 bin’i geçmişti.[1] Ki sadece Cenin saldırısı sırasında yıkılan ev sayısı 1000’in üzerindeydi.


Devamını Oku »

Tekkeden Kerametler– 23 Kıtmir’den, Rachel Corrie’den Ebu Talip’e

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 12 Ağu 2023 0 yorum

Ey gönül umma vefâ bu dehr-i sitemkârı denîden,
Bir yudum suyu dirîğ eylemiştir evlâd-ı Nebi’den

(Ey Gönül, sakın bir şey umma bu zalim dünyadan
Bir yudum suyu esirgedi Peygamberin bile evlâdından)

Gece Resülullah eve gelmeyince Ebu Talip iyice endişelendi. Olabileceğini tahmin ettiği her yere adam yolladı. Ancak hepsinden olumsuz haber geldi. Gün aydınlanmaya başladığı hâlde hâlâ Muhammed (sav) ortalıkta görünmeyince tüm akrabalarına ve Muhammed’i (sav) sevenlere haber gönderdi: “Herkes silahlansın Muhammed’in (sav) intikamını alacağız.”


Devamını Oku »