HAMAS, Keyfimizi Kaçırdı!

Yazar : Ahmet H. Çakıcı Tarih : 30 Eki 2023 0 yorum

*Bildiğiniz kelimeleri tekrar etmeden konuya giremeyeceğim.

2005 ile 2020 yılları arasında sadece öldürülen Filistinli ÇOCUK sayısı 3 Bin 97, yaralı çocuk sayısı ise on binleri geçmişti. 2015-2020 yılları arasında 7 binden fazla çocuk gözaltına alınmış, içlerinden bazıları 10 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu çocukların büyük çoğunluğu Kudüs’ün işgal altında olan kesimindendi. Çocukları her an yıllarca cezaevine düşme tehdidi altında olan aileler, evlerini ve topraklarını satıp bölgeyi terke zorlanıyordu. İkinci İntifada döneminde İsrail kuvvetlerince yıkılan ev sayısı 27 bin’i geçmişti.[1] Ki sadece Cenin saldırısı sırasında yıkılan ev sayısı 1000’in üzerindeydi.

2023 yılının başından beri İsrail güçlerinin şehit ettiği Filistinli sayısı 172, yaralı sayısı 7 bin 372. (Son bir ay hariç) Ve sadece son 8 ay içinde Filistinlilere ait 780 ev ile  22 okul[2] yıkıldı.

BM raporuna göre İsrail 2015-2022 yılları arasında 7 yılda tam 9 bin çocuğun direk ya da dolaylı ölümünden sorumlu. İsrail, bunu tamamen UMURSAMAZ biçimde “savaşın bedeli bu”[3] diyerek geçiştirdi.[4] Geri kalan kimsenin de umurunda olmadı. Kimse “İsrail bu insanları, bu kadınları, bu yaşlıları, bu çocukları nasıl katleder” diye de hesap sormadı.

Herşey hepimizin gözleri önünde oldu. ABD’nin, Rusya’nın, BM’nin, Türkiye’nin, Arapların ve geri kalan tüm dünyanın gözleri önünde 75 yıllık FİLİSTİN oyununun neticesi alınmış, sonuna gelmiştik.

Filisitinlilerin öldürülmesine kamuoyu duyarsızlaştırılmış, yenilgi kabul edilmiş, hiçbir şey yapılamayacağı Müslüman kamuoyunun kanına ve beynine işlenmiş, hissizleştirilmişti. İsrail, adım adım devlet destekli yerleşimci terörü üzerinden Filistinlilerin elinde kalan son toprak kırıntılarını işgal ediyor, kendi iç kamuoyunu yönlendirmek için dilediği an dilediği gibi HERHANGİ BİR SEBEBE ihtiyaç duymadan Filistinlere operasyon düzenleyebiliyor, kan dökebiliyordu. Her geçen gün Filistinliler biraz daha dar bir alana hapsedilerek yaşama imkânları ellerinden alınıyor, Filistin’i terk edip gitmeye zorlanıyorlardı.

İşgal öylesine kabullenilmiş, Filistinlilerin ortalıktan yok olması gereken lüzumsuz, baş  belası fazlalıklar olarak görülüp göz ardı edilmeleri o kadar kanıksanmıştı ki, Türkiye, İsrail’le anlaşarak GAZZE açıklarında keşfedilen Filistinlerilerin gazını satmak için planlar yapıyor; SUUD, Katar, BAE Hindistan’dan gelecek ticaret yolu için İsrail’le ilişkileri normalleştirme kararı alıyor hatta karşılıklı ziyaret planları yapılıyordu.[5] Katar, Ürdün, Mısır, BAE gibi pek çok Arap ülkesi İsrail’le ilişkileri normalleştirmek ve geliştirmek için birbirleri ile yarışıyordu.

Hatta İsrail, Türkiye ve Azerbaycan arasında ittifak kuruluyor Ermenistan’a karşı ortak operasyon bile yapılabiliyordu.

İsrail o kadar rahatlamış ve kendine güvenir hale gelmişti ki, İran’ın içlerinde işlediği/işlettiği cinayetleri ve operasyonları açıkça kabul ediyor, Suriye hava sahasını dilediği gibi kullanıp nokta operasyonlarla askeri ya da sivil insanları öldürebiliyordu. Düşünün, Aksa Tufanı Operasyonundan sadece 2 gün önce  Suriye’de bir askeri okulun mezuniyet törenine SİHA ile yapılan saldırıda 100’den fazla sivil ve askeri personel öldürüldü. Bu operasyonu kimin yapabileceğini herkes biliyordu ancak kimse adını anmak istemedi. Sanırım dokunulmazlığı olan bu ülkenin ismini anıp  tadımızı kaçırmayalım diye düşündüler. Böylece 100’den fazla insan ölmesine ve yaralanmasına rağmen olay dünya gündemine giremedi. (Önemli insanlar-önemsiz insanlar meselesi.)

Sonra birden HAMAS ve Filisitinliler “Biz Ölmedik! Buradayız!” dediler. Hepimizin keyfi kaçtı! Halbuki bulundukları yerde ölüp gitmiş olsalardı hatta ölmelerine İSRAİL yardım etmiş olsaydı ne Azerbeycan’ın ne Türkiye’nin ne Suud’un ne daha ilk andan büyük bir yardım paketi hazırladığını ve İsrail’e destek için bölgeye savaş gemilerini yolladığını haber veren ABD’nin[6], İngiltere’nin ve diğer Batılı müttefiklerinin keyfi kaçmış olmayacaktı(!)

Kimimiz hala inanamıyor; “Bunu düzenlese düzenlese MOSSAD düzenlemiştir!” diyor. Bilinçaltımızı kodlayanlar “ONLARIN her şeyi kontrol ettikleri algısını” da zihnimize kodlamışlar!  “MOSSAD yenilmez, hata yapmaz, her şeye kadir, her şeyi bilir! Bu plan olsa olsa Netanyahu’nun kafasının altından çıkmıştır!” dememiz de sanırım ondan.

Hatırlatmakta fayda var: Bizim gibi EZİK ve zihinsel olarak yenilmiş topluluklar müjdeli haberlerden huzursuz olurlar. İç güdüleri, “Efendileri” kızarsa onlara kötü şeyler olacağını haber verdiğinden EFENDİLERİ huzur bulmadıkça onlar da huzur bulamazlar.

Tam 75 yıldır İSRAİL Filistinliler nezdinde aslında bizi döver ve biz kamuoyunun karşısına çıkıp “Ama acımadı ki, acımadı ki!” “Biz kazandık, çünkü İsrail bizi çok daha fazla dövmeyi düşünüyordu, istediği kadar dövemedi!” “Tamam bizden çok şehit var ama biz de acaip Kahrolsun İsrail sloganı attık, onlara beddua ettik!” gibi züğürt tesellileri ile avunmaya çalışıyoruz.

İlk kez, sonsuza kadar bizi diledikleri gibi öldüremeyeceklerine, diledikleri gibi nesillerimizi yok edemeyeceklerine, evlerimizi yıkıp yerle bir edemeyeceklerine, arsalarımıza tarlalarımıza el koyamayacaklarına, çocuklarımızın ömürlerini ceza evlerinde tüketemeyeceklerine dair bir itirazımız oldu.

Kendi adıma ve çocuklarım adına teşekkür ediyorum.

Çocuklarımın adına da… Zira yeni nesiller sürekli YENİK ve ACZ içinde zırlayan tipleri kendileri için örnek görüp, rehber bilip, lider tayin edip taklit etmezler. Onların boş laf ebelerine değil kahramanlara ve kahramanlık masallarına ihtiyaçları vardır.

Onlara, İzzet ve Şerefle, Gür Sesle “Ölmedik, buradayız!” dedirttiler. Var olsunlar.

Ancak sanırım bu hikaye bundan ibaret değil.  Olayın farklı yönlerine dair birkaç notu girmek istiyorum:

1- Ukrayna Ya Da Mini Dünya Savaşı:

İsrail’in de altını çizdiği herkesin bildiği sır[7]; Hamas’a silahları, füzeleri, lojistik ve stratejik desteği verenin İran olabileceği. (Malumunuz Türkiye ve Arap ülkeleri Filistin’e çocuk bezi, makarna, bulaşık süngeri vs. verebilir lakin tek bir kurşun ya da füze veremez.) Ki Batılı medyanın da kanaati bu yönde.[8]

Ancak bizim kanaatimize göre; buna rağmen İRAN’ın sahip olduğu güç, böylesi geniş çaplı ve İSRAİL’İn kalbine saplanan bir operasyona müsaade etmez.

Muhtemelen şu andaki konjüktürün verdiği bir imkân bu.

Bildiğiniz gibi Ukrayna’da bir tarafta Çin’in finansmanında Rusya,  Belarus, Türki halklar ve Çeçenlerin, diğer tarafta ABD’nin başını çektiği İngiltere, Almanya, Fransa gibi NATO ülkelerinin olduğu mini bir Dünya Savaşı var. Bu mini Dünya savaşının büyümesi ve dünyaya yayılması ilk andan itibaren herkesin korkulu kâbusu. Savaş Batı için, Rusya’nın Kırım’dan çıkarılamayacağı belli olduktan sonra yenilgiye dönüşmüş ancak çatışma uzatılarak Rusya’nın ekonomik olarak çökertilmesi hedefine evrilmişti.

Gördüğümüz kadarı ile Rusya ve ÇiN’in en azından susarak destek verdikleri İsrail-Filistin savaşı daha önce Rusya’nın desteği ile Yemen’de ABD adına sahaya sürülen SUUD’la savaşan İran’ın, Rusya ve Çin adına ABD’ye açtığı 2. Cephe olarak düşünülebilir. ABD’nin daha ilk anda bu savaşa 4,5 milyar dolar ayırdığını, savaş gemilerini ve uçaklarını bölgeye gönderdiğini ve savaş için yeterli mühimmat yedeği bulundurduğunu açıklaması pekâlâ  bu minvalde okunabilir[9]. Nitekim, Rusya ve Çin operasyonların başından beri sessizliklerini korumakta ya da “ortaya karışık” babında renksiz açıklamalar yapmaktalar.

Bu anlamda bu operasyon Ukrayna Savaşını genel bir dünya savaşına dönüştürme potansiyeline sahip.

2- Ticaret Yolları Savaşı

Çin ve Rusya’nın ipek yolunun canlandırılması ile ümit ettikleri gelir, Hindistan ve İsrail tarafından geliştirilen alternatif  ticaret yolu projesi ile baltalanmış olacak. Bu operasyon Hindistandan gelen ticaret yolunun en önemli geçiş noktası olan İSRAİL’in güvensiz bir nokta olduğunu ilan etti. Bu anlamda operasyon, İsrail ve Hindistan’ın hayallerine  vurulmuş  çok büyük bir darbe olacak gibi görünüyor.

Bu da Küresel Yahudi Lobisine rağmen Çin ve Rusya’nın sessizliğini hatta Rusya’nın BM’de Filistinlilere vermiş olduğu desteği açıklayan bir başka nokta.

(Gördüğümüz kadarı ile Amerikan ve diğer Batılı diplomatların çok zayıf bir nesle denk gelmesi, Rus ve İranlı diplomatlar karşısındaki zayıflıkları sahaya da yansıyor.)

3- Gazze GAZI

Gazze’den çıkarılması düşünülen gaz, İsrail’le yapılan tüm anlaşmaları iptal ederek Türkiye ile anlaşmaya oturmak isteyen Mursi’nin sonu ile ilgili anlatılan hikayelerin belki de en etkilisiydi. Nitekim Türkiye’den kaldırılan Mavi Marmara Gemisi eğer hedefine ulaşmış olsaydı Gazze bağımsız bir devlet olarak tanınacak, Türkiye’de onun garantörü olarak GAZZE gazının en önemli oyuncularından biri hâline gelebilecekti. Ama olmadı.

Gazze’nin bir devlet olarak tanınmaması ile Gazze’deki gaza el koyan İsrail’in gazı Avrupa’ya götürebilmek için, Türkiye’nin muhalefeti nedeniyle bir türlü Kıbrıs Rum Kesimi ile oyunu kuramaması  ve projenin çok yüksek maliyetli olması İsrail’i Türkiye mahkûm etti. Türk ve İsrail Cumhurbaşkanlarının ABD’de bir araya gelmelerinden sonra, önce Netanyahu’nun Türkiye’yi ziyaret edeceği ardından Tayyip Bey’in İsrail’e gideceği kamuoyuna açıklanmıştı. İstanbul’a gelen HAMAS liderlerinden Musa Ebu Merzuk’un hem Türk hem İsrail başkanlarına “O gaz, bizim gazımız” diye ikazda bulunmuş olması sanırım bir araya gelmelerin amacı hakkında fikir verir mahiyette.

Nitekim Türkiye FİLİSTİN’E açık destek vermeyerek “arabululuculuk” adına suya sabuna dokunmaz ifadeleri tercih etti. Bu da İsrail büyük elçisi tarafından oldukça olumlu görüldü ve “Sürecin ilişkilerin  geldiği boyuta zarar vermemesini diliyorum.” tepkisi ile karşılandı. [10]

Ancak HAMAS’ın  operasyonundan sonra “zorbanın küçük çocuğa tokat atıp elindeki şekeri alması” gibi Filistinlere iki füze atıp ellerindekini almanın, onları oyun dışına atıp gaza çökmenin kolay olmayacağı anlaşıldı.   

4- FİLİSTİN Davası ÖLMEDİ

HAMAS’ın yaptığı bu operasyonlar zihinlerde bitirildiği düşünülen FİLİSTİN Davasının bitmediğini bize hatırlattı. Hatta güçlü bir körükle üflenmiş gibi alttaki közler yeniden alev aldı. Bitmiş, ölmüş unutulmaya ve yalnızlığa mahkûm edilmiş bir FİLİSTİN davasında İSRAİL dostluğu Batı Güdümlü yerli/yersiz Müslüman toplum yöneticileri için kolay bir seçenekken, FİLİSTİN davası diriyken İsrail DOSTLUĞU yapmak Müslüman toplum yöneticileri için hiç de kolay olmayacaktır. Bu anlamda şu ana kadar İsrail ve muhibbilerinin var ettiği, emek emek büyüttüğü herkesin İsrail’in peşinde koşturduğu ortam darmadağın olmuş, belki de milyarlarca dolar çöpe gitmiştir.

Operasyon, Katar’dan Fas’a, SUUD’dan Kuveyt’e pek çok halkı Müslüman olan ülkeyi yeniden eski POZİSYONLARINA dönmeye zorlarken; İsrail, İngiltere ve ABD müttefiklerinin onlarca yıllık emeğini çöpe atma durumuna getirdi. Bu operasyon, halklarına  verdikleri FİLİSTİN’e destek mesajları ile güçlerini biriktirmiş, hatta iktidara gelmiş olmalarına rağmen iktidarlarında, İsrail  dostu politikalar güden politikacıların çok canını sıkacakmış gibi duruyor.

(Nitekim biz daha yazıyı bitirmeden Suudi Arabistan normalleşme sürecini iptal ettiğini duyurdu.[11] )

5- İsrail’in Psikolojik Üstünlüğünün Sonu

Yıllardır İsrail’in sahip olduğu sadece ekonomik, lojistik ve silah üstünlüğü değil psikolojik üstünlüğünün de altında kalıp ezilen Filistin Halkı ve onları destekleyen kesim ilk kez kendi kabuklarının dışına çıkıp çatışmayı kendi bağırlarında yani Filistin’de kabul etmek yerine İSRAİL’in topraklarına taşıyabilme gücünü ve CESARETİNİ kendilerinde bulabildiler. Bu şu ana kadar “BEN bulaşırsam sorun çıkar, Ben istemezsem HAREKET olmaz” psikolojisindeki İsrail için çok büyük bir sıkıntının işareti. Zira artık canı istediği zaman huzuru kaldırma, canı istediği zaman geri getirme GÜCÜNÜ yitirmiş oldu. Artık Filistinliler de İsrail’in yöneticilerine diledikleri zaman -bu beklenmeyen bir an olacağından HER ZAMANA dönüşecektir- huzursuzluk getirebileceklerini göstermiş oldular. 

Bu zaten 3. Dünya ülkelerinin Yahudilerinin, ABD’ye ve diğer Batılı ülkelere vize almak için yıllarca bekletildikleri “Bekleme Noktası” olan İsrail Devletini kendi halkı için çok daha güvensiz bir devlet konumuna düşürecektir.

6- Gençlerin KAHRAMAN ihtiyacı

Sürekli yenilgi ve mızıldanma hâlinde olmanın getirdiği psikolojik yorgunluktan Müslüman toplumların ve gençliğin kurtulması, ÜMİT veren kahramanlık hikayeleri ile yeniden heyecanlanmaları, belki de Müslüman dünya için ise en büyük kazanç olabilir.

7- Üstün İnsanlar- Alçak İnsanlar

Yılbaşından beri Filistin’de  çocuk ve kadınlar dahil 200’e yakın insan öldürüldü. Operasyonun sadece 2 gün öncesinde Suriye’de de bir askeri okul açılışında 100’den fazla kadın, çocuk, yaşlı insan SİHA’lar ile  katledildi. Hemen hemen aynı gün Afganistan’da 2000’den fazla insanın öldüğü depremin ve  Kenya’da okullarında yapılan aşılama kampanyasından sonra felç olan 95 kız çocuğunun haberi düştü ajanslara.
Hepsi  ufacık bir haber olup geçip gittiler. Kimsenin umurunda olmadılar.

İsrail’de öldürülenler için dünyanın AYAĞA kalkması Batılı, Beyaz, Judo Grek azınlığın dünyanın ÖNEMLİ insanları olduğu, bizlerin ÖNEMSİZ çoğunluk içinde kaldığımız sürecin devamına işaret ediyor sanırım.

8- BOT Hesaplar da Kaybetmek

Daha ilk günün, ilk saatlerinden itibaren İsrail Destekli BOT hesapların çok hızlı bir şekilde devreye girmesi, Müslüman libası giymiş dönmemiş Yahudilerin onlara verdiği destek, savaşın sadece Filistin’de olmadığı bütün dünya sekenesinde özellikle elektronik ortamda da sürdürüldüğünü gösteriyordu.

Ne yazık ki, Müslümanlar sahada muzaffer olsalar da, üzerlerinden atamadıkları tarihi rahatsızlıkları nedeniyle masa başı bilgisayarlarda, sanal ortam ve MEDYA’da hem psikolojik hem de atış üstünlüğü olarak kaybetmiş gibi görünüyorlar.

9-İzzet Yitimi, Ruhlara Sinmiş Korkaklık

Operasyona çıkan HAMAS’ın askeri kanadı İzzettin El Kassam Tugaylarının mensupları; annelerini babalarını, hanımlarını, çocuklarını, evlerini, mallarını, mülklerini, sevdikleri ne varsa her şeyi GAZZE’nin içinde bırakarak operasyona çıktılar. Ki pek çoğu geri dönme ihtimali olmadığını da bilerek yani en sevdiklerini, CANLARINI da terk ederek, dedelerimizin ifadesi ile “serden geçerek” operasyona çıktılar. Ne annelerinin, ne babalarının, ne çocuklarının GAZZEDEN kaçamayacağını ve İsrail’in korkunç ve zalimce bir intikam için geleceğini bilerek.

Ama onlar değil, onların geride kalan anaları, babaları, zevceleri, çocukları DEĞİL, BİZLER korkudan ölüyoruz!

“Ya İsrail gelince, ya İsrail intikam almaya kalkınca ne olacak?” dı!

Köleler İZZETİ ve şerefi taşıyabilecek bir ruh hâline sahip değillerdir.
Dünya sevgisi, mal sevgisi, can sevgisi köleliği, şahsiyetsiz ve onursuz bir hayatı sevdirirmiş insana.

Ya işte, HAMAS keyfimizi kaçırdı. Hem de çok!

Bizdeki hikmet buna yetti, doğrusunu Allah bilir. 

Ahmet Hakan Çakıcı
Rebiülevvel /1445  



* (* Bu yazı 10/10/2023 tarihinde Hertaraf Haber Sitesinde yayınlanmıştır.  https://www.blogger.com/blog/post/edit/5368074005552030874/4915554078409705337?hl=tr# )

[1] chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.insamer.com/tr/uploads/pdf/kitap-aksa-intifadasi-bir-halk-ayaklanmasinin-muhasebesi.pdf
[2] https://bianet.org/haber/bm-israil-ordusu-bu-yil-172-filistinliyi-oldurdu-283318
[3] https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/oldurulen-filistinli-cocuklar-israil-basini-mansetlerinde-savasin-bedeli-bu-6453446/
[4] https://artigercek.com/amp/dunya/2023un-basindan-bu-yana-200den-fazla-filistinli-olduruldu-israil-gucleri-7-yilda-268024h
[5] https://tr.euronews.com/2023/09/11/unesco-toplantisi-israilli-bir-heyet-ilk-kez-suudi-arabistani-ziyaret-etti
https://www.voaturkce.com/a/erdogan-netanyahu-ziyaretinin-ardindan-israil-gidecek/7278158.html#:~:text=Erdoğan%2C%20geçen%20yıl%20da%20İsrail,ardından%20İsrail%27e%20gideceğini%20söyledi.
[6] https://www.trthaber.com/haber/dunya/abd-israile-destek-amaciyla-savas-gemileri-ve-ucaklari-gonderiyor-801697.html
[7] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-hamas-irandan-aldigi-talimat-ve-destekle-saldiri-baslatti/3010672
[8] https://tr.euronews.com/2023/10/09/wsj-hamasin-israil-saldirisina-iran-devrim-muhafizlari-ordusu-yardim-etti-ve-yesil-isik-ya
[9] https://www.trthaber.com/haber/dunya/abd-israile-destek-amaciyla-savas-gemileri-ve-ucaklari-gonderiyor-801697.html
[10] https://t24.com.tr/haber/israil-turkiye-buyukelcisi-lillian-cumhurbaskani-erdogan-ve-turk-siyasetcilerin-yaptigi-bazi-aciklamalari-cok-destek-verici-bulduk-bazilari-ise-bizi-sasirtti,1133656
[11] Suudi Arabistan, işgalci İsrail ile normalleşme sürecini iptal etti - Baran Dergisi - Baran-Haber-Görüş


Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın

0 yorum:

Yorum Gönder